İKİNDİ SOHBETLERİNDE “ Geçmişten Günümüze Akşehir ” KONUŞULDU.
Dr. Salih Akkaya : "Akşehir; özgün mimarisi, yemekleri, halk türküleri ile şehir kimliği kazanmıştır. 95 bin nüfusu ile misafirlerimizi ağırlamaktan mutluluk duyarız."
Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Fikir ve Sanat Adamları Derneği ve S.Ü. Selçuklu Araştırma Merkezi'nin ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde bu hafta Akşehir Müze Müdürü Ömer Faruk Türkan ve Konya Müzeler Müdürü Yusuf Benli tarafından "Geçmişten Günümüze Akşehir" konulu bir konferans verildi.
Koyunoğlu Müzesi Müdürü Hasan Yaşar selamla konuşmasında " Bu programda Akşehir kültürünü Konya'ya tanıtmak amacındayız. Konya hafızası oluşturularak araştırmacılara sunuldu. Hazırlanan Konya Ansiklopedisinde ilçelerimize de yer verdik." dedi.
Açış konuşmasında Akşehir Belediye Başkanı Dr. Salih Akkaya "Akşehir mimarisi, tarihi yerleri ve yeşilliğiyle bir bütün oluşturuyor. 3,5 yıllık başkanlığım sırasında Nasrettin Hoca Mizah Köyü ihalesini yaptık. Büyükşehir belediyesinin desteğiyle tarihi eserler restore edilmiş, şehrin alt yapısının büyük bir kısmı tamamlanmıştır. Çorba çeşmesinden günde 600 kişiye çorba ikram ediyoruz. Engelsiz Yaşam Merkezi faaliyetlerine devam ediyoruz." dedi.
AKŞEHİR MİTOLOJİK ÇAĞDAN İTİBAREN YERLEŞİM MERKEZİDİR
Akşehir Müze Müdürü Ömer Faruk Türkan bir şehri tanımak için coğrafyasını bilmek gerektiğini belirterek "Akşehir Sultan Dağı eteklerinde kurulmuştur. Göller Bölgesinde sebze ve meyvecilik yapılmaktadır. Mitolojik çağdan itibaren yerleşim merkezidir. Cıngıllı Tepe'de seramikler müzede sergilenmektedir. Konumu dolayısıyla sık el değiştirmiştir. İskender'in Doğu seferi sırasında şehir oluşturulmuştur. Halkın konuşma ağzı Ege'ye yakındır.
Emevîler 8. yüzyılda Akşehir'e geldiklerinde Şehr-i Beyza ismini vermişlerdir. Abbasiler Döneminde ise Türkmen beyler bölgeye yerleştirilmiştir. Tarihî eserlerde bol miktarda devşirme eser kullanılmıştır. 1. ve 3. Haçlı Seferlerinde şehir talan edilmiştir. 12. yüzyılda Selçuklu hakimiyetine girmiştir. Fetret Döneminde Akşehir, Osmanlı ile Karamanoğulları arasında el değiştirmiştir. Fatih zamanında tekrar Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Akşehir'deki tarihi eserlerin %80'i Selçuklulara aittir.
İSTİKLAL SAVAŞI'NIN HAZIRLIK ÇALIŞMALARI AKŞEHİR'DE YAPILMIŞTIR
Atatürk'ün Büyük taarruz için en uygun yerin belirlenmesi emrinden sonra karargâh merkezi olarak Akşehir seçilmiştir.15 Kasım 1921'de belediye binası boşaltılarak karargâh binası olarak düzenlenmiştir. Tarık Buğra'nın Küçük Ağa romanındaki sokakları günümüzde bile görebilirsiniz. Atatürk değişik zamanlarda geldiği Akşehir'de 64 gün kalıyor. Rus ve Fransızlarla yapılan anlaşmalar sonucunda Doğu ve Güneydoğu'dan gelenlerle asker sayısı 215 bine ulaşıyor. 20 Ağustos 1922'de Atatürk başkanlığında komutanların katılımıyla karargâh binasında toplantı yapılıyor. 24 Ağustos 1922 tarihinde karargâh binası cepheye yakın olan Şuhut'a taşınıyor.
Kültür Bakanlığına bağlı Taş Eserler Müzesi, Batı Cephesi Karargâhı Müzesi ve Nasrettin Hoca Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi olmak üzere üç müze bulunmaktadır. Karargâh binası 1964 yılına kadar belediye binası olarak kullanılmış, 1964'te Batı Cephesi Karargâhı Müzesine çevrilmiştir." dedi.
AKŞEHİR'İN KÜLTÜREL YAPISI ÇOK FARKLIDIR
Konya Müzeler Müdürü Yusuf Benli konuşmasına Akşehir'in ilk göz ağrısı olduğunu Akşehir'in Yalvaç, Ilgın ve Yunak'a benzemediğini kültürel yapısının farklı olduğunu belirterek tarihî eserleri hakkında şu bilgileri verdi : "Akşehir'de Roma dönemine ait eserler yerin altındadır. 13. yüzyıl yapıları günümüze ulaşmıştır. Taş Eserler Müzesi, Sahip Ata Medresesi olarak da bilinmektedir. Mescit, türbe, hankâh, imaret ve çeşmeden oluşan bir külliye şeklinde inşa edilmiş olmasına rağmen bugün yalnızca medrese, mescit ve türbe kısmı sağlamdır. Yapı eskiden Darüşşifa olarak kullanılmıştır. Kitabede yapının, 1250 yılında Sahip Ata tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Seyyid Mahmud Hayrânî Türbesi ve Ferruhşah Mescidi, Sultan Dağları'nın eteğine ve şimdi yok olan Akşehir Kalesi'nin içine yapılmıştır. Sandukası, Türk-İslam Eserleri Müzesi'ndedir.
Ferruhşah Mescidi; Ankara Meydan Savaşı'ndan sonra Yıldırım Beyazıd'ın Timur tarafından tutulduğu yerdir. Güdük Minare Mescidi inşaatında devşirme malzeme, tuğla ve moloz taş kullanılmıştır. Küçük Ayasofya Mescidi; kare planlı ve tek kubbeli yapının duvarları yükseltilerek üzerine, yapıyı dıştan örten piramidal bir çatı inşa edilmiştir. Kızılca Mescidi yapı, süsleme bakımından, sade özellikler gösterir. Dikkat çeken süslemeler, kapı kanadında toplanmıştır. Tarihi Arasta Çarşısı bir ticaret merkezidir. Geleneksel zanaatları barındırmaktadır. Mezar taşları bizim tapu kaydımızdır. Ahi Celal Mahallesi 700 yıllıktır. Osmanlının son döneminde 21 medrese bulunmaktadır. " dedi.
Program sonunda Yusuf Benli'ye Akşehir Belediye Başkanı Dr. Salih Akkaya, Ömer Faruk Türkan'a ise Dr. Hasan Özönder tarafından günün anısına hediyeleri takdim edildi.
Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Fikir ve Sanat Adamları Derneği ve S.Ü. Selçuklu Araştırma Merkezi'nin ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde bu hafta Akşehir Müze Müdürü Ömer Faruk Türkan ve Konya Müzeler Müdürü Yusuf Benli tarafından "Geçmişten Günümüze Akşehir" konulu bir konferans verildi.
Koyunoğlu Müzesi Müdürü Hasan Yaşar selamla konuşmasında " Bu programda Akşehir kültürünü Konya'ya tanıtmak amacındayız. Konya hafızası oluşturularak araştırmacılara sunuldu. Hazırlanan Konya Ansiklopedisinde ilçelerimize de yer verdik." dedi.
Açış konuşmasında Akşehir Belediye Başkanı Dr. Salih Akkaya "Akşehir mimarisi, tarihi yerleri ve yeşilliğiyle bir bütün oluşturuyor. 3,5 yıllık başkanlığım sırasında Nasrettin Hoca Mizah Köyü ihalesini yaptık. Büyükşehir belediyesinin desteğiyle tarihi eserler restore edilmiş, şehrin alt yapısının büyük bir kısmı tamamlanmıştır. Çorba çeşmesinden günde 600 kişiye çorba ikram ediyoruz. Engelsiz Yaşam Merkezi faaliyetlerine devam ediyoruz." dedi.
AKŞEHİR MİTOLOJİK ÇAĞDAN İTİBAREN YERLEŞİM MERKEZİDİR
Akşehir Müze Müdürü Ömer Faruk Türkan bir şehri tanımak için coğrafyasını bilmek gerektiğini belirterek "Akşehir Sultan Dağı eteklerinde kurulmuştur. Göller Bölgesinde sebze ve meyvecilik yapılmaktadır. Mitolojik çağdan itibaren yerleşim merkezidir. Cıngıllı Tepe'de seramikler müzede sergilenmektedir. Konumu dolayısıyla sık el değiştirmiştir. İskender'in Doğu seferi sırasında şehir oluşturulmuştur. Halkın konuşma ağzı Ege'ye yakındır.
Emevîler 8. yüzyılda Akşehir'e geldiklerinde Şehr-i Beyza ismini vermişlerdir. Abbasiler Döneminde ise Türkmen beyler bölgeye yerleştirilmiştir. Tarihî eserlerde bol miktarda devşirme eser kullanılmıştır. 1. ve 3. Haçlı Seferlerinde şehir talan edilmiştir. 12. yüzyılda Selçuklu hakimiyetine girmiştir. Fetret Döneminde Akşehir, Osmanlı ile Karamanoğulları arasında el değiştirmiştir. Fatih zamanında tekrar Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Akşehir'deki tarihi eserlerin %80'i Selçuklulara aittir.
İSTİKLAL SAVAŞI'NIN HAZIRLIK ÇALIŞMALARI AKŞEHİR'DE YAPILMIŞTIR
Atatürk'ün Büyük taarruz için en uygun yerin belirlenmesi emrinden sonra karargâh merkezi olarak Akşehir seçilmiştir.15 Kasım 1921'de belediye binası boşaltılarak karargâh binası olarak düzenlenmiştir. Tarık Buğra'nın Küçük Ağa romanındaki sokakları günümüzde bile görebilirsiniz. Atatürk değişik zamanlarda geldiği Akşehir'de 64 gün kalıyor. Rus ve Fransızlarla yapılan anlaşmalar sonucunda Doğu ve Güneydoğu'dan gelenlerle asker sayısı 215 bine ulaşıyor. 20 Ağustos 1922'de Atatürk başkanlığında komutanların katılımıyla karargâh binasında toplantı yapılıyor. 24 Ağustos 1922 tarihinde karargâh binası cepheye yakın olan Şuhut'a taşınıyor.
Kültür Bakanlığına bağlı Taş Eserler Müzesi, Batı Cephesi Karargâhı Müzesi ve Nasrettin Hoca Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi olmak üzere üç müze bulunmaktadır. Karargâh binası 1964 yılına kadar belediye binası olarak kullanılmış, 1964'te Batı Cephesi Karargâhı Müzesine çevrilmiştir." dedi.
AKŞEHİR'İN KÜLTÜREL YAPISI ÇOK FARKLIDIR
Konya Müzeler Müdürü Yusuf Benli konuşmasına Akşehir'in ilk göz ağrısı olduğunu Akşehir'in Yalvaç, Ilgın ve Yunak'a benzemediğini kültürel yapısının farklı olduğunu belirterek tarihî eserleri hakkında şu bilgileri verdi : "Akşehir'de Roma dönemine ait eserler yerin altındadır. 13. yüzyıl yapıları günümüze ulaşmıştır. Taş Eserler Müzesi, Sahip Ata Medresesi olarak da bilinmektedir. Mescit, türbe, hankâh, imaret ve çeşmeden oluşan bir külliye şeklinde inşa edilmiş olmasına rağmen bugün yalnızca medrese, mescit ve türbe kısmı sağlamdır. Yapı eskiden Darüşşifa olarak kullanılmıştır. Kitabede yapının, 1250 yılında Sahip Ata tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Seyyid Mahmud Hayrânî Türbesi ve Ferruhşah Mescidi, Sultan Dağları'nın eteğine ve şimdi yok olan Akşehir Kalesi'nin içine yapılmıştır. Sandukası, Türk-İslam Eserleri Müzesi'ndedir.
Ferruhşah Mescidi; Ankara Meydan Savaşı'ndan sonra Yıldırım Beyazıd'ın Timur tarafından tutulduğu yerdir. Güdük Minare Mescidi inşaatında devşirme malzeme, tuğla ve moloz taş kullanılmıştır. Küçük Ayasofya Mescidi; kare planlı ve tek kubbeli yapının duvarları yükseltilerek üzerine, yapıyı dıştan örten piramidal bir çatı inşa edilmiştir. Kızılca Mescidi yapı, süsleme bakımından, sade özellikler gösterir. Dikkat çeken süslemeler, kapı kanadında toplanmıştır. Tarihi Arasta Çarşısı bir ticaret merkezidir. Geleneksel zanaatları barındırmaktadır. Mezar taşları bizim tapu kaydımızdır. Ahi Celal Mahallesi 700 yıllıktır. Osmanlının son döneminde 21 medrese bulunmaktadır. " dedi.
Program sonunda Yusuf Benli'ye Akşehir Belediye Başkanı Dr. Salih Akkaya, Ömer Faruk Türkan'a ise Dr. Hasan Özönder tarafından günün anısına hediyeleri takdim edildi.